İzmir Üniversiteli Öğrenci Dayanışması “Emeğimiz ve Geleceğimiz Oyuncağınız Değildir” şiarı ile İzmir Alsancak ÖSYM Binası önünde basın açıklaması yaptı.

İzmir Üniversitesi Öğrenci Dayanışması, İzmir Alsancak ÖSYM Binası önünde “Emeğimiz ve Geleceğimiz Oyuncağınız Değildir” şiarı ile bir basın açıklaması gerçekleştirdi. 

Geçtiğimiz günlerde üniversite sınavı tarihinde yapılan değişiklikler sosyal medyada gündem olmuş ve çok fazla tepki çekmişti.

İzmir Üniversitesi Öğrenci Dayanışması ise ‘YKS Tarihini Değiştirme’ şiarını ile gerçekleştirmiş olduğu basın açıklamasında, “Normalleşme” adı altında sınav tarihimizin birden öne çekildiğini öğrendik. Şüphesiz salgının en ağır zamanlarında bile işçileri zorla ölüme işyerlerinee gönderenler bizler için değil boşalan kasalarını Turizm sektörüyle doldurmak için karar almışlardı. Şeffaf olmayan rakamlar ile salgının boyutları dahi tam anlamıyla bilinmemektedir. Bu belirsiz koşullarda  sınav tarihlerini ileri geri kaydırarak öğrencilerin hem sağlığını riske atılmakta hem de geleceği ile oynamaktadır. 1 ay sınava çalışmak için hiçde az bir süre değildir. Dolayısıyla telafi için ek süre vermek, barajı 10 puan düşürmek gibi bazı lütuflar yapılan değişikliğin vehametini örtmemiştir. Liseliler ilk andan itibaren milyonlarca twitle sesini duyurmuştur. Fakat AKP liselilerin serzenişini duymak bir kenara bazı kalemşörlerin, sözde eğitim uzmanlarının, bürokratların tehditlerine maruz kalmıştır.” dedi.

“Liseliler yaşamın önemli bir parçasıdır” denilen basın açıklamasında üniversiteliler sözlerine şöyle devam etti: “Sınav pandeminin tamamen bir etken olmaktan çıktığı bir zaman dilimine alınmalıdır. Bu tarihe kadar sınavda fırsat eşitliğini kapatacak önlemler alınmalıdır; ücretsiz sınav hazırlık kitapları dağıtılmalı, ücretsiz internet verilmeli, yeterli elektronik cihazlar dağıtılmalı, özel okullardaki gibi online derslere geçilmelidir. Bugün sokaklara çıkmamamız sizleri yanıltmasın. Liseliler yaşamın önemli bir parçasıdır. Ve sesleri değiştirmek için çıkmaya devam edecek!”

Açıklamanın tam metni: 

Geleceğimizi biz liseliler belirleyecek!
Koronavirüs görüldüğü ilk andan itibaren liseliler dahil herkese “evde kal” çağrıları yapıldı. Fakat kalın denilen evlerde açlıktan başka birşey yoktu. Zaten öyleki binlerce liselinin okulları salgın nedeniylee iptal edilirken, kaldıkları evlerde ki aileleri işe gitmek zorunda bırakıldı. Yani Korona evlere, liselilere bu sefer çalışmak zorunda olana aileleri aracılığıyla girdi. Bununla sınırlı kalmadı; liselilerin en temel hakkı eğitim hakkı fiilen ortadan kaldırıldı.EBA TV’de videolu dersler, birçok öğrenciyi dışta bırakan bir çözüm oldu adeta. Özel okullar online dersler yaparken kamuya ait okullar EBA TV adı altında televizyon yayınlarına ve videolara mahkum edildi. Özel okul veya dershanelere giden öğrenciler ile devlet okuluna giden öğrencilerin aldığı eğitim arasında fırsat eşitsizliği dahada derinleştirmiş aynı yaştaki gençler arasında kocaman adaletsiz uçurum oluşmuştur.
 Eba TV’de ortaokul öğrencilerine ‘Damacanadan su nasıl doldurulur?’’Sandviç nasıl yapılır ?’ gibi bilim dışı, eğitimden uzak konular gösterilirken aynı zamanda idam sahneleri, kafa kesme sahneleri gibi vahşi şeyler gösterildi. Zaten bilimsel herhangi bir dayanağı olmayan müfredat EBA TV’de şekilsiz bir şeye dönüştü. Birçok liselinin evinde interneti ödeceyecek maddi olanakları, çalışabilecekleri mekanları ya da izleyebilecekleri kişisel bilgisayarları dahi yoktu. 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı getirmiştir. Eğitim alması gereken yaşlardaki insanlar; atölyede çalışmak zorunda olması gerçeği salgın koşullarında daha da ağırlaşmıştı. Bu sefer iş yerinde acımasız koşulların yanında Koronavirüs tehditi yani ölüm onları bekliyordu. Üstüne üstlük koşulların açlık olduğu durumlarda, çalışmaya mecbur gençlerinsokak ortasında kurşunlandığını, katledildiğini izledik.
Farkındayız ki; eğitimde yaşananların hiçbiri pandemiyle başlamamıştır. Eğitim piyasalaşma, anti-bilimsel bilgiler, cinsiyetçi anlatım ve fırsat eşitsizlikleri dünde vardı. Geleceğimiz ve emeğimiz sınava 15 dakika geç kalınmasına, 3 saatlik sınav süresine ve lastik gibi sürekli değişen ve şekilsiz eğitim sistemiyle oyuncak haline gelmişti. Fakat bugün salgın süreci ile yaşadığımız şey tüm bunların derinleşmesi, eğitim hakkının milyonlarca genç için ortadan kaldırılmasıdır. Bu bakımdan AKP göstermelik yasakları ile sınıfta kalmıştır.
Şimdi ise “normalleşme” adı altında sınav tarihimizin birden öne çekildiğini öğrendik. Şüphesiz salgının en ağır zamanlarında bile işçileri zorla ölüme işyerlerinee gönderenler bizler için değil boşalan kasalarını Turizm sektörüyle doldurmak için karar almışlardı. Şeffaf olmayan rakamlar ile salgının boyutları dahi tam anlamıyla bilinmemektedir. Bu belirsiz koşullarda  sınav tarihlerini ileri geri kaydırarak öğrencilerin hem sağlığını riske atılmakta hem de geleceği ile oynamaktadır. 1 ay sınava çalışmak için hiçde az bir süre değildir. Dolayısıyla telafi için ek süre vermek, barajı 10 puan düşürmek gibi bazı lütuflar yapılan değişikliğin vehametini örtmemiştir. Liseliler ilk andan itibaren milyonlarca twitle sesini duyurmuştur. Fakat AKP liselilerin serzenişini duymak bir kenara bazı kalemşörlerin, sözde eğitim uzmanlarının, bürokratların tehditlerine maruz kalmıştır.
 
Talebimiz Nettir!
Sınav pandeminin tamamen bir etken olmaktan çıktığı bir zaman dilimine alınmalıdır. Bu tarihe kadar sınavda fırsat eşitliğini kapatacak önlemler alınmalıdır; ücretsiz sınav hazırlık kitapları dağıtılmalı, ücretsiz internet verilmeli, yeterli elektronik cihazlar dağıtılmalı, özel okullardaki gibi online derslere geçilmelidir. Bugün sokaklara çıkmamamız sizleri yanıltmasın. Liseliler yaşamın önemli bir parçasıdır. Ve sesleri değiştirmek için çıkmaya devam edecek!