Seçtiklerimiz – Saniye Evren, Gaia Dergi için yazdı: “Evler erkekliğin yeniden üretildiği, toplumsal cinsiyetin yeniden pekiştirdiği yerler olarak kadınlar için hiçbir zaman güvenli olmadı ve karantinada da erkek şiddeti durmadı.”

Koranavirüsü hakkında birkaç haftadır çok şey öğrendik. Nasıl ortaya çıktı, ilk nerede ortaya çıktı, koranavirüsten korunma yolları… Küresel çapta ve ülkemizde Kovid 19 tehditinin boyutları günden günde büyüyor. Her gün onlarca, yüzlerce insan hayatını kaybediyor. Binlerce insan hastalığa yakalanıyor. Buna rağmen meselenin ciddiyetine hala yakışır bir tutum sergileyebildiğimizi söylemek ise pek mümkün değil. 

Tüm dünyada koranavirüs ile ilgili olarak iki ayrı eğilim çıktı önce. Birisi aşırı tiye alan bir yaklaşımdı. Diğeri ondan başka bir şey düşünemeyen bir tutum olarak belirdi. Gerekli olan ise ikisinin ortasında bir ayarı tutturmaktı. Umarız önümüzdeki günler oraya doğru gidebiliriz. Bütün bunlarla beraber benim derdim başka. Herkesin derdi başka.

Karantina günlerinin kadınlar için ne anlama geldiği üzerine düşünceler içerisindeyiz. Karantinada kadınlar ne yaşar, ne ister? Kadın dayanışmamızı nasıl büyütürüz diye yeni yollar deniyoruz.

Evde Kalanlar Artınca Kadının Yükü Arttı

İzole olmak çoğu kadın için maalesef bilinmeyen bir şey değil. Özellikle “Ev kadınları“ için evde kal çağrısı patriarka için sonsuz bir beklenti ve pandemiden bağımsız bir süreç olarak yaşanıyor hepimizin bildiği gibi. Kadını aileye hapsetmek isteyenler için de kadınların evde kalması bulunmaz bir fırsat tabi. Okullarda eğitime ara verilmesiyle birlikte çocuk bakımı gün içerisine yayıldı. Yaşlı ve hastalar eve bağlandı. Hasta ve yaşlı bakımı da zaten kadındayken evden çıkamamaları ile birlikte bu durum kadınların omuzlarındaki yükü daha fazla arttırdı. Çalışmayan kocaları da düşününce kadınlar için evlerde mesai yüzde yüz artmış oldu. Yapılan yemek miktarı, yıkanılan çamaşır miktarı ve yıkanma sayıları, çocukların öz bakımı ile ilgili olan faaliyetler vb. toplumsal cinsiyete dayandırılan tüm bu işler arttıkça kadınlar için evler iyice çekilmez mekânlara dönüştü. Üstelik bunlar ortaya çıkınca kadınların kendini dinlediği molaları da kendine ait odaları da ellerinden alınmış oldu.

Home Ofis değil Çilehane…

Teknolojinin geldiği aşama ve hayatı devam ettirme zorunluluğu evden çalışmayı hemen gündeme getirdi. Home ofis benzeri bir esnek çalışma ortaya çıktı. Tüm gün süren bu ev eksenli çalışmalar kadın emeğinin hem görünmezliğini arttırdı hem de çalışma süreleri sınırsızlaştı. Bu yoğun çalışma temposu yine ev nüfusunun artması ile birleşince kadınlar için evler yaşamanın daha da zor olduğu mekânlara dönüştü.

Çalışan kadınlar risk grubunda…

Çalışmak zorunda bırakılmak başlı başına bir risk zaten. Fabrikada, evlerde, atölyelerde, plazalarda, hastanelerde ve eczanelerde çalışmayı sürdürmek zorunda kalan kadınlar koranavirüs tehdidiyle sürekli karşı karşıya. Her gün kalabalık vasıtalarla işe gitmek zorunda kalan ve göstermelik tedbirlerle özellikle fedakârlık yapması beklenen sağlık emekçileri başta olmak üzere tüm sektörlerde çalışmak zorunda kalan kadınların en hafif tabiriyle can güvenlikleri yok. Ülkeyi yönetenlerin aldığı tedbirler de tutarlılık arz etmiyor. Milyonlarca işçi çalışmaya devam ederken virüsün yayılmamasını beklemek pek sahici gelmiyor. Bununla beraber yine tedbirler kapsamında özel sektörde esnek çalışmadan bahsediliyor. Özel sektörde esnek çalışma demek zorunlu ücretsiz izinlere ya da doğrudan işten çıkarmalara yol açacak. İlk işsiz kalacaklar da sürpriz değil elbette. Kadınlar! Nafaka hakkımızın bile tartışma konusu yapıldığı şu günlerde bakmakla yükümlü olduğu kişiler de varken işsizlik kadınların en son isteyeceği şeydir. Kadınlar işsiz kalmak da, sokağa çıkma yasağı da istemiyorlar. İş güvencesi ve ücretli izin bütün bu kâbusu bitirebilecek en gerekli ve en elzem şey. Çalışmak zorunda bırakılarak gözden çıkarılmış gibi hissettirilmek yahut işsizlik her ikisi de mobinglerin en büyüğü. 

Şiddet durdu mu? 

Evler erkekliğin yeniden üretildiği, toplumsal cinsiyetin yeniden pekiştirdiği yerler olarak kadınlar için hiçbir zaman güvenli olmadı ve karantinada da erkek şiddeti durmadı. Aile içi şiddet diyerek erkek şiddetinin sulandırılmasını kabul etmiyoruz. Kadınların evlerinize ve geleneksel ailenize sığmadığını bir kez daha hatırlatıyoruz. Şimdi evlerde kadınların erkek şiddetiyle baş başa kalmasına da yine de sessiz kalmayacağız. 

Erkeklik kadınlar için virüsten daha tehlikeli iken kadın dayanışması da her şeyin ilacı. Belirsizlikler, ölümler, hastalık vakaları günden güne büyüyor. Elbette kaygılarımız da. Gördük ki bu büyük türbülanstan da ancak kadın dayanışmamızla sağ çıkabiliriz. Psikolojik, sosyal ve ekonomik olarak tahribatı en aza indirmek için birbirimize el vermeye ve dayanışmaya devam. 

Sağlıcakla kalın.

Kaynak: https://gaiadergi.com/karantinanin-kadin-hali/