“Hip-Hop, kendilerini egemen beyaz burjuvalardan hissetmeyenler için bir kimlik oluşturucu haline de geldi. Ağırlıklı olarak burjuva beyazlar ise bu müziğe, tıpkı kenar mahalledeki siyahlara olduğu gibi mesafeli kaldılar.”

Can Aydemir*

Günümüzün şüphesiz en popüler müzik türü rap. Özellikle 8-19 yaş arasında çokça dinlenen rap, son 5 yılda oldukça radikal bir değişim geçirdi. Bu yazıda rap müziğin ne olması gerektiğinden çok ne anlattığına değineceğiz.

1970’li yıllar rap müzikten ziyade Hip-Hop kültürünün doğuşudur. Önceki 20 yılda Martin Luther King önderliğindeki “Yurttaş Hakları Hareketi” 1960’lı yılların ortalarında Amerika hükümetini oldukça zorlamış ve siyahi insanlara uygulanan faşizmi kanunlarda büyük ölçüde yenmişti. Bu mücadele, 1970’lerde siyahi insanların kendilerini tanımasına yol açtı. Bundan böyle beyazlardan alınması gereken siyasi bir hak yoktu; siyahilerden alınması gereken silahlar, mahalleler ve bolca uyuşturucu vardı.

1970’lerin bu eğlence havası Hip-Hop’un öznelerini doğurdu. Kendi arasında dans eden mahalle arkadaşlarının yaptığı şey “breakdance” olarak adlandırıldı. Duvara sprey boya kullanılarak yazılan çete logoları “graffiti” ismini aldı. Bu kültür kendi kendini doğururken bazı yetenekli gençlerin kendi arasında ritim tutarak söylediği kafiyeli sözlere “rap” dendi. Bir rap şarkısını ortaya çıkarmak için ihtiyaç duyulan sesleri çalan; ritmi ve bassları ayarlayan, “scratch” (halk arasında fıçık fıçık da denir) yaparak müziğin akışını ve geçişlerini etkileyici hale getiren kişiye de “disc jockey(DJ)” dendi.

Bu öznelerin toplamında Hip-Hop bir yaşam tarzı olarak ortaya çıktı. Rahat giyinirsiniz, sokaklarda dans edersiniz, şarkı söylersiniz; caddelerin ve sokakların şahdamarına dönüşürsünüz. Kendi çetenizin logosunu veya âşık olduğunuz insanın ismini duvara yazmak da isteyebilirsiniz. İşte 70’lerin New York’unda siyahi insanlar ve Güney Amerikalılar bu yaşantıyı çok sevmişti.

Batı Afrika yerlilerinin ritmik sözlerle hikâye anlatma geleneğinin, köle ticaretiyle 20. yüzyıl Amerika’sına kadar taşınmasının ardından Hip-Hop, 60’ların sonunda Müslüman Afroamerikalılar’dan mürekkep Last Poets‘in” davul ritmi üzerine kaydettikleri siyasi şiirlerden oluşan albümüyle güncel bir müzik türü olmaya doğru hareket etti. Bu henüz adı konmamış ve Hip-Hop’a evrilecek müzik, ezilenlerin ve kapitalist Amerika’da kıt kanaat geçinenlerin gürleyen, fakat çok duyulmayan sesiydi.

O yıllar ülkede yer alan ve Amerika’nın bütün yatırımını yaptığı “disco” kültürü pek çok siyah yıldıza rağmen siyahiler arasında zamanla tepki çekti. Disco eğlenceden ibaretti, oysa siyahların beyazları eğlendirmek gibi bir isteği artık düşünülemezdi. 80’ler başlarken discoyla paylaştıkları, kendini tekrar eden “funky” ritimleri, elektronik ses efektleriyle birleştirildi. Bugün Hip-Hop olarak bildiğimiz müziğin temelleri tam da o zamanlarda atıldı. Ancak Hip-Hop, henüz sadık takipçilerden geniş kitlelere ulaşmış sayılmazdı.

Akıntıya ters kürek çeken Hip-Hop, sadece müzik değil, farklı sanat türleri ve ifade şekilleriyle, bir alt kültür olarak yoluna devam etti. 80’ler ise Hip-Hop’un ilk ciddi patlamayı yaptığı yıllar oldu. Teknoloji, günümüze kıyasla oldukça geride olsa da, müzisyenlerin kullanımına sunduğu elektronik ritim aygıtlarıyla (drum machine), bu ritim tabanlı müziğe hatrı sayılır bir ivme kazandırmıştı. Ayrıca, yeni geliştirilen sampler türü edevat, daha önce elle yapılan pek çok efektin elektronik olarak çıkarılmasını sağlıyordu. Böylece Hip-Hop, elektronik müzikle yakın bir akrabalık da kurmuş oldu.

Amerika’da siyahlar ve göçmenler arasında yayılan Hip-Hop, yavaş yavaş kendine ait terminolojisini ve argosunu oluşturmaya başlamıştı. Gerek göçmenlerin kimi zaman bilinçsizce dili bozarak konuşmaları, gerek siyahların -kimi zaman beyazların- eğitim belirtisi dili reddederek bile isteye bu dili deforme etmeleri, kimi zaman kelimeleri anlaşılması zor kısaltmalarla değiştirmeleri sonucu, yepyeni ve orijinal bir argo gelişti. Böylece, Hip-Hop, kendilerini egemen beyaz burjuvalardan hissetmeyenler için bir kimlik oluşturucu haline de geldi. Ağırlıklı olarak burjuva beyazlar ise bu müziğe, tıpkı kenar mahalledeki siyahlara olduğu gibi mesafeli kaldılar.

*MSGSÜ Öğrenci İnisiyatifi