Ankara’da gerçekleştirilen, dokuz yaşındaki Veysel’i, barış annesi Meryem Bulut’u ve nicelerini aramızdan alan alçak saldırının üzerinden beş yıl geçti.

AKP-Saray iktidarı tarafından eğitilen, kollanan ve lojistik destek verilen kanlı cihat örgütü İŞİD’in gözü dönmüş katilleri tarafından gerçekleştirilen bu bombalı saldırıda; 102 arkadaşımız yaşamını yitirmiş, 500’e yakın insanımız ise yaralanmıştı.

Demokrasi ve barış talebiyle ülkenin dört bir yanından gelerek Ankara tren garının önünde bekleyen kitleye saldıran iki kişinin polis tarafından arandığı, buna rağmen kendi kimlikleriyle otelde konakladıkları ve yolculuk yaptıkları bilgisinin ortaya çıkması katliamın nasıl göz göre göre gerçekleştiğini açığa çıkartmıştı. Saldırı sonrasında ise yaralılara ve onlara yardım edenlere polisin biber gazıyla saldırması iktidarın gözü dönmüşlüğünü ortaya koymuştur.

Aynı cani örgüt Suruç’ta, Amed’de ve İstanbul’da birçok katliam gerçekleştirmiş, ancak saldırıların üstünden yıllar geçmesine rağmen katliamların hiçbiri aydınlatılmamış ve sorumluları yargılanmamıştır.

Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Ankara’daki patlama sonrası oylarımızda yükseliş trendi var” yorumu AKP/Saray iktidarının ülkeyi bu karanlık döneme sokma nedenini gözler önüne sermiştir. Korku iklimi yaratarak muhalefeti sindirmeye çalışan iktidar bugün de bu politikasına devam etmekte ve dışarda savaş, içerde baskı, zulüm, gözaltı politikalarıyla iktidar katında kalmaya çalışmaktadır. En küçük bir karşı sese dahi tahammülü kalmayan AKP-MHP faşist bloğu, uydurma göz altılarla hem tüm muhalefeti hem de gençliği yıldırmaya çalışmaktadır. Saray rejimi üniversitelerden de yükselen barış ve demokrasi talebini susturmak için baskısını artırmıştır. Savaşa karşı Barış Bildirisi’ni imzalayan hocalarımız akademiden atmış, rektörlük seçimleri ve üniversite yönetimini tek adama bağlamış ve öğrenci muhalefeti gözaltılarla yıldırılmaya çalışmıştır. Kampüslerimiz her yerde polislerin olduğu karakollara dönüştürülmek istenmiş ve öğrenci gençlik faşistlerle polislerin saldırılarıyla karşı karşıya kalmıştır.

Gençlik tüm baskılara rağmen bu karanlıktan çıkış yolunu aramaktan vazgeçmeyecek ve 10 Ekim’de yükseltilen barış ve demokrasi talebini kampüslerden sokaklara her alanda haykırmaya devam edecektir!

10 Ekim’i unutmayacağız! Unutturmayacağız!

                                                                                     ÖĞRENCİ İNİSİYATİFİ