İktidara geldiği günden beri uyguladığı neoliberal politikalarla memleketi sermaye için gül bahçesine; emekçiler, ezilenler, öğrenciler, kadınlar ve LGBTİ+’lar için diken bahçesine çeviren AKP’ye artık dur deme zamanı.

AKP-MHP Faşist İktidar Bloku yönetememe krizi içinde. 20 yıldır halktan çalınanlar, mafya bozuntularına, bakanların çocuklarına, yandaş vakıf ve cemaatlere, uyuşturucu partilerine, Saray sofralarının “helal mezelerine” gidiyor. Ülke emekçiler için adeta bir ölüm kanalım savaşına dönerken zenginlerin semirdikleri koca sofraya dönüştü.


Seçimden seçime emekçileri yalan ve manipülasyonlarla, yalan vaatlerle kandırmaya çalışan ‘büyük yalanlar’ artık tutmuyor.
Kur fiyatlarının artışıyla iyice ayyuka çıkan bu krizin faturası ise alım gücünün düşmesi, pahalılık ve zam olarak bizlerin hayatına yansıyor. Medya eliyle yaydıkları yalanın yerini artık sokağın gerçeği alıyor.

Emekçilerin, ezilenlerin, kadın ve LGBTİ+’ların, üniversitelilerin heyulası artık gerçek ve sokakta.

Dün akşam başta İstanbul, İzmir ve Ankara olmak üzere iktidarın bu pervasız politika ve saldırılarına karşı binlerce kişi sokaktaydık. Bizler sokakta eylemli hak mücadelesini yükseltirken iktidar korku ve panikle Taksim Meydanı’nı kapattı. Korkuları haklıdır. 20 yıldır emekçileri ucuz işgücü olarak kullanan, her türlü sendikal faaliyete saldıran, Kürt halkına savaş açan, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesini amaçlayan İstanbul Sözleşmesini kaldıran, üniversitelere kayyum atayan onlardır.

Bizler bunları unutmadık. Berkin Elvan’ı da unutmadık, Ali İsmail’i de, Taybet Ana’yı da unutmadık, Roboski’yi de, Soma’yı da unutmadık, 10 Ekim katliamını da.

Şimdi hesap sorma vakti. Toplumsal meşruluğunu da yönetme kabiliyetini kaybeden iktidar beklemekle değil emekçilerin, kadınların, gençlerin, LGBTİ+ların birleşik, fiili sokak mücadelesiyle gidecek.

Bu topraklar siyasal baskı ve zulüm kadar, direniş ve mücadele de görmüştür. Bizler aylarca her kent meydanına akan milyonlarca Gezi direnişçiyiz, üniversitemiz için sabah, akşam demeden nöbet tutan Boğaziçi Direnişi’yiz, yemek hakkı için meydanları kapatan İstanbul Üniversite’siyiz, kepçeye, polise ablukaya direnen Kavaklık’ız.

Hayat bizi bir kez daha sokağa ve değiştirmeye çağırıyor. Şimdi cılız sesleri bir araya toplama, yankıyı sese, kıvılcımı ateşe, potansiyeli eyleme çevirme zamanıdır. Bütün üniversitelileri, emekçileri; hükümet istifa demeye, bu düzen böyle gitmez demeye, üniversitelerden sokaklara çağırıyoruz.

KABULLENMİYORUZ, DEĞİŞTİRECEĞİZ!

Öğrenci İnisiyatifi Merkezi Koordinasyonu