“Başka bir dünyanın olanaklı olduğu fikrinden hareketle başka bir sağlığı düşünüyor ve tabiri caizse o başka dünya ve başka sağlık için mevziler kazıyoruz.“
Bir şeyi tanıtmak, tanımlamak, ona evrende bir koordinat tayin etmek, onun ontolojisini ve bu ontolojinin nedenselliğini teşrih etmek oldukça zor, kimi zaman netameli bir iştir. Her ne kadar daha önce defalarca deneyip idman yaptıysak da TÖK’ü tanıtmanın da başka herhangi bir şeyden geri kalır yanı yoktur. Sanırız bu işin bizi böyle tasalandırması tanıma ediminin kendisinden kaynaklanıyor. Tanıma elbet kartvizit uzatmakla biten bir şey değildir, hele de TÖK gibi hem geçmişin mirasını hem de kendi inşa ettiği özgünlüğü ihtiva ve inhisar eden ve kitleselleşen kurumsallıklar için tam aksine hiç bitmeyen, sürekli yeniden başlayan bir deneyim ve bu deneyime dair “know-how” cinsinden bilginin inşaatı süreci olarak boylu boyunca zamanda yayılır. Yine de en azından bu pusula ile yaygın zaman içinde dolaşıp TÖK’ün sergüzeştini özetlemeyi deneyeceğiz.
Alışıldık ve beklendik birkaç klişe lafı tüketme farzını yerine getirmediler dedirtmemek için önce şunları söyleyelim: TÖK, Tıp Öğrencileri Kolu, Türk Tabipleri Birliğinin öğrenci kolu. Tıp fakültesi olan her yerde var olabilir. Ancak yazının ilerleyen kısımlarına bir ‘spoiler’ vermiş olarak TÖK’ün varlığının tıp fakültelerinden çok toplumsal muhalefetin yoğunlaştığı mekanlarla ilişkili olduğunu söyleyelim. Çünkü TÖK, TTB’den, Türkiye toplumsal sağlık hareketinden, dünya deneyimlerinden, yerkürenin tüm sistem karşıtlarından öğrendiklerini gençliğin ateşiyle de harlayarak kendini bir sağlık muhalefeti hareketi olarak örgütlemiştir.
Matematiksel olarak ifade etmek gerekirse TÖK’ün bu örgütlülüğü orijin noktaları TÖK’ün kendisi olan konsantrik iki merkezkaç hareketin toplamından ibarettir. Bu iki çembersel hareketten ilki tıbbı, sağlığı, hekimliği referans noktası kabul ederek diğer her şeyi onun etrafında tartışır. Diğeriyse başka her şeyi, sözgelimi politikayı, felsefeyi, ekonomiyi, ekolojiyi, zamanın aktüel gerçekliğini, tarihi, şeyleri ve süreçleri referans noktası kabul eder ve tıp bu noktaların etrafında çembersel hareketine devam eder. Bu iki şematik proçes arasındaki denge kimi zaman hekimliğe, tıbba meyleder kimi zamansa diğer toplumsal fenomenlere. Bu matematiksel ifade ise aslında daha büyük ölçekli bir fikrin TÖK’ün payına düşen gerçekleşmesidir. Çok sesli, çok renkli, temsili değil dolaysız ve dolayımsız katılımlı; emekten özgürleşmiş, meta-dışılaşmış; çevre sorunlarını ve çevre sorunlarının dayandığı tarihin derinliklerindeki çok daha köklü sorunları hesaba katan bir sağlık evreninin olanağı fikri… Eh herhalde bu sağlık bazı başka toplumsal dönüşümleri, yaşamın her alanında bütüncül bir tersyüz oluşu da koşulluyordur. Doğumgünü dileğini çok basamaklı dileyip hepsinin birden gerçekleşmesini bir dileğe bağlayan çocuk zihniyle biz de dünyanın o halini sağlığın dönüşmüş halinin nasıl bir şey olacağı ve neye benzediğini ortaya koyarak dilemiş oluyoruz.
TÖK’ün beslendiği kaynaklardan, onun işlediği şemadan kabaca bahsettik. Başka bir dünyanın olanaklı olduğu fikrinden hareketle başka bir sağlığı düşünüyor ve tabiri caizse o başka dünya ve başka sağlık için mevziler kazıyoruz. Ancak hayat o kadar kolay değil. Bir yandan da gündelik ve güncel sorun ve engellerle boğuşmamız gerekiyor. Ve işte, şimdiye kadar söylenilenlerin pratik alandaki yansımalarından bahsetmezsek bu kadar sözü boşuna söylemiş oluruz. Başka dünya fikriyatına yönelik bagajımızı doldururkenki sorunsallarımız aşağı yukarı toplumda soldan esen bir dönüşümü hedefleyen her grubunki gibi, tahmin edilmesi pek zor olmasa gerek. Meta ekonomisinden patriarkaya, ezilen uluslarla egemen uluslar arasındaki çelişkilerden canlı yaşamını tehdit eden çevre sorunlarına her şey matematiksel şemanın ikinci aksında bahsettiğimiz şekilde tarafımızca sorunsal ilan edilebilir ve TÖK’te sorunsalların olumsal karakterleri vardır. Altı dolu, iskeleti sağlam bir binanın zemininde sorunsal ve ona olan yaklaşım yatar.
Diğer yanda ise tıp eğitiminin, hekimliğin ve daha da spesifiye edersek iyi hekimliğin, tıp öğrencilerinin eğitim ve çalışma haklarının, insan haklarının, düşünce ve ifade özgürlüğünün üstünde dolaşan kara bulutlar var. TÖK bu kara bulutların arkasındaki güneşi görmeyi, görmese de hissetmeyi bilen, beyaz önlükleriyle Türkiye’nin her meydanında umudun, iradenin iyimserliğinin timsali olan TÖK’lülerin ortak evidir.
Ortak evimiz TÖK’e dair eleştirilerden en haklısı yaygın ortaklıkları bulunan başka ekiplerle ilişki ve iletişiminin kısıtlılığıdır dersek haksızlık etmiş sayılmayız. Bu yazı vesilesiyle bir el uzatarak bu kısıtlılığı en azından zayıflatan bir başlangıç yapmış ve kısa da olsa kendini açıklayabilmiş olma ümidiyle tanışıklığımızı başlatıyor ve tıp aleminin kocaman ilaç kitabının adı olarak bildiği, birlikte yürüyelim anlamına gelen şu kelimelerle bitiriyoruz: Vade mecum!
Tıp Öğrencileri Kolu’ndan Öğrenciler