Türkiye’de 12 milyona yakın genç insan yaşıyor. TÜİK’in verilerine göre genç nüfusun yarısından çoğu hizmet sektöründe çalışıyor. Geleceksizleştirmenin şahlandığı pandemi günlerinde, bizler yaşam mücadelesi veriyoruz. Milyonlarca genç, borçlara ve geçim sıkıntısına karşı direniyor. Sistem bugün gençliğe angarya işleri yıkmış durumda.

Pandemi döneminde geçinebilmek için diğer arkadaşlarım gibi benim de çalışmam gerekiyor. En dinamik dönemimde temel ihtiyaçlarımı karşılayabilmek için saati 6 liraya part-time bir işte çalışıyorum. İşten atılma korkusu, sesimizi çıkartınca işten çıkartmakla tehdit gibi bir dizi sorun ile mücadele ediyorum. Öte yandan işten atılanların yerine hızlı biçimde başka öğrenci arkadaşlarımız geldiğine tanık oluyorum. Üretkenliğimin en verimli olduğu bu dönemde ne derslerimi düzenli takip edebiliyorum ne de kişisel gelişim için bir şey yapabiliyorum.

Hükümet pandemi döneminde öğrencileri yalnız bırakmış durumda. YÖK’ün okullara ilişkin “Açılacak mı? Açılmayacak mı?” tartışması sırasında çoğu arkadaşım oturmadığı evin kirasını ödedi. Geri kalan kısım evlerini dağıtıp memleketlerine döndü. Yeniden okula döndükleri zaman yeni ve zorlu bir hayat onları bekliyor olacak.

Bizler için cüzi miktarda gelir kaynağı olan KYK bursunun başvuruları başladığı dönem ilk sordukları soru “AKP’li misin?” idi. Eskiden yaptıkları torpili, şimdi rahatlıkla göstere göstere yapıyorlar. Ahlaksızlık kurumsallaşmış durumda. Sorunlarımıza kulak asmayan AKP hükümeti kendi yandaşlarına kepçeyle gelir sağlıyor. Devletin herhangi bir şekilde öğrencilerin isteklerini karşılamak gibi bir isteği yok.

AKP döneminde muhalif öğrenciler baskı altına alınmak ve susturulmak isteniyor. Gençliğin biat etmeyeceğini onlara kendi gücümüz ile göstermeliyiz. Bu gücü oluşturmak için duyarlı olmalı, sıra arkadaşlarımız ile omuz omuza vermeliyiz. Çok olan biziz, haklı olan da biz!